28 Şubat 2014 Cuma

mırmırmırmır da söylenirim işte böyle

Bir parçalı bulutlu bu aralar ruh halim.. bakmışım esip gürleyesi yağası var kararıyor kararıyor.. I-Ih yağmıyor
Bir bakmışsın ışıl ışıl parlayası var.. Bulutlar izin vermiyor..
geceleri de sık kabus görür oldum yine.. zıldır ter uyanıyorum,
"göğsüme taş oturmuş"
der ya eskiler.. işte ona benzer haller
falan
saçma yani..
E ortalık da etkiliyor tabi insanın halini mecalini.. ne lan bu tape mape.. bıkkınlık geldi aksiyonel günden takibinden...
gidesim var..
valla

salak salak kırılganlıklarım var bu ara, ona kırılacağıma asla ihtimal vermeyecek insanlara kırgınım bir kaç
gidip söylemiyorum..
Kırgınlığım da bir pis olur ki..
Hani "dal rüzgarı affetse de kırılmıştır bir kere" modeliyim.. ve işin fenası kırıldıklarıma af dileme şansı bile tanımıyorum kırgınlıklarımı dile getirip
kendileri anlasın canım
bana ne...

çekirdek aileye yumuldum bu aralar
kocam kızım ben
yeter... ruhum istemiyor başka kimse..
kitaplarım yetiyor bu ara bana..

"bu aralar çok okumalıyım, yoksa hüzünleneceğim" demiş Simon Beauvoir

hah işte
tam öyleyim...

ama okumalarım da bölük pörçük.. tek hedef değil.. onu alıp diğerini bırakıyorum.. ya hepsi toptan bitecek ya cümleten yarım kalacaklar..

Bir kaç isim var oturup uzun uzun sohbet etsem bana iyi geleceğini bildiğim.. Ama onları da ben arayıp çağırayım istemiyorum.. İstiyorum ki onlar kendini bilsin de gelsin.. Gelsin de bana iyi gelsin..

falan..

parçalı bulutlu
kasvetli

ruh halim öyle bu aralar işte...
f: nkt - nisan 2011/amasra

19 Şubat 2014 Çarşamba

yazı-güneşi-denizi çok özlemek diye bir şey var....

Benliğinden kopar mı insan?
kopar bazen.. Ben bu aralar koptuğumu hissediyorum zaman zaman..
kopuşların ardından benliğe dönüşler de sıkıntılı oluyor kimi..
böyle zamanlarda bana en iyi gelen şey okumak başka alternatifim yoksa..
okuyorum
okuyorum
bol bol okuyorum..
kitap sayfalarının arasına sığınıyorum...

aslında yapılası daha somut şeyler var..

mesela sadeleştirmek hayatı..
sadeleştirmeye seninle işi olup, o bittiği anda senin istek ve taleplerini aklına bile getirmeden sana arkasını dönüp gidenleri ayıklayarak başlamak en iyisi olur diyorum... adam yerine koyduğunun seni adam yerine koymadığını anlayınca yapabilmeli insan bu sadeleştirmeyi.. ben zayıf alıp sınıfta kalıyorum bu dersten hep...

sonra muallak kimi kararları netleştirmek mesela...

hassas taraflarını ruhun törpülemek ya da..

yapılacak şey çok aslında

ama ben ne yapıyorum?

okuyorum...
,,,,,
,,
,
,
,

keşke yaz gelse..

benliğimi tam ensesinden yakalamanın en somut yolunu biliyorum..

tuzlu suya bulayıp bedenimi
dönüp yüzümü denize
dalıp gidince
işte o zaman
ben
tamı tamına ben oluyorum..

ben en çok
yazı
güneşi
denizi
özlüyorum..


f: ağustos 2013--kaş-- otoportre

17 Şubat 2014 Pazartesi

Bazı Dostlar Kardeş tadında....


Bazı kardeşler aynı anne babadan doğmamış olabilir
ama bu kardeş oldukları gerçeğini değiştrmez... Kimi arkadaşlar kardeş gibidir..
Yeri gelir hayat koşturmacasına dalarsın da arayıp sorup göremezsin bile birbirini
ama içindeki sevgi oracıkta öylece durur..
3 yıl aramazsın da bir gün bir şey sorman gerekir arayıverirsin..
Hiç sorgulamadan karşındaki "nerdesin, aramıyorsun dıt dıt bıt bıt " demez de, ihtiyacı olanı hemen sunar sana ikiletmeden
aynısı ondan gelse sen sunarsın istediğini
ya da aklına eser
sesini duyayım diye aradım dersin
sevinirsin
sevinir...
o arar ya da..
bize gelin der
yüzün güler kocaman..

Benim var böyle kardeşlerim
3 tane
Aylin ve Pelin olanı gerçek kardeş ve bir de Özlem
4 afacan çocuktuk.. Bebeciktik tanıştığımızda
O gün bugün dipdibe olamadığımız zamanlarımız çok olsa da yüreklerimiz hep dipdibe..
Dile kolay 35 sene....

Çocukluk arkadaşlığının o lezzeti öylesi yerleşmiş ki damaklarımıza
üstüne nice dostluk kurulsa o lezzeti ne silebilir ne değiştirebilir
yeri ayrı..

Biz beraber oynadık, beraber büyüdük.. İlk içkimizi gizli gizli beraber içip sarhoş olduk..
anlatsak yaşadıklarımızı, tatillerde birbirimize yazdığüımız mektupları, hazırlayıp sahnelediğimiz tiyatro oyunlarını, dans gösterilerini, yaptığımız akla hayale sığmaz muzurluklarımızı..
roman olur
abartmıyorum
gerçekten olur..

Hayat koşturmacası
uzak yerlerde oturmak çok bir araya gelmemize engel olsa da
geldiğimiz an her şey bıraktığımız gibi..

Cumartesi beraberdik Pelin'de..

çooook  ama çok seviyorum ben bu kadınları
çocuktuk..
kadın olduk
söylemesi bile tuhaf geliyor bana..
bir aradayken hep çocuğuz sanki..


ve çocuklarımız..
aralarındaki uçuk yaş farklarına rağmen
bir arada öyle uyumlu
öyle komik
öyle sevimliler ki...

Pelinin evinin canına okudular o ayrı... :)


şanslı bir kadınım ben yaa
valla ....

Güzel İnsanlarım Var ki Benim Hayatımda...

Ben bunca zamandır Ankara'da ikamet edip de gidememişken, Selda ta Adanadan gelip izledi "Bir Delinin Hatıra Defteri"ni...
Ne iyi etti..
(Selda için tık )
Çünkü bu sayede zaten çok iyi tanıyormuşum gibi hissettiğim bu güzel ve özel kadını yüzyüze de tanıma şansım oldu...
Öyle mutlu oldum ki....

İçim içime sığmadı..

Hani ben çok dışarı yansıtamam hislerimi. Bilmem Selda'cığıma  hissettirebildim mi ona nasıl da kanımın fokur fokur kaynadığını..
Alaz fıstıklılokumu evde kaldığından tanışamadık.. ama Asya'yı tanıdım ve bayıldım.. Öyle kendine has tarzı olan özel bir çocuk ki..
Defne annemin yan komşusunun kızı Ceylin ve Asya kolayca kaynaşıverdiler kaşla göz arasında :)


Hiç yanıltmadılar beni..
Çok nefis görünüyorlardı sanal alemde
Reelde gördüm ki çok daha nefisler..

Annemle de çok sevdiler birbirlerini :)


İyi ki ki geldiniz..
yine gelin uzuuun uzun gelin <3 p="">
Kim ne derse desin arkadaş
ben seviyorum internet alemini
o kadar muhteşem kazanımlarım var ki bu dünya sayesinde
İyi ki de....

dipteki not:
Seldacığım Defne'den Asya'ya mesaj var, dedi ki Selda Abla bu resmi Asya'ya gösterir mi?



14 Şubat 2014 Cuma

Aşksız yaşayamam ben...



Ben her sene üşenmeden yazarım Aşıklar Gününde yazı..

Seviyorum ki ben 14 Şubat'ı

Büü bana evlenme teklifini 14 Şubat günü etmemiş olsa da severdim..
teklifimi aşıklar gününde almış bir kadın olarak ekstra seviyorum bu günü o ayrı :)

Sevgiye dair yapılan her şey
her çaba
her kutlama güzel bence..

istediği kadar dalga geçsin insanoğlu..
o dalga geçenlerin var ya
-kadın erkek fark etmez-
14 şubat sabahı evine ofisine nereyeyse işte
bir demet çiçek gitsin yüzleri kocaman gülümsemezse gelin yüzüme tükürün..

ayrıca sen kutlamıyorsan kutlama arkadaşım
bize karışma
"biz sana sen niye aşık olamıyorsun"
ya da
"niye aşık olduğu kişiye bir demet çiçek almak bu kadar zoruna gidiyor"
diyor muyuz?

demiyoruz
karışma, severiz de kutlarız da..

tüm aşıkların
aşık olmak isteyenlerin
aşkı doya doya yaşamış ama yitirmiş olanların
hep aşık kalacakların

günü kutlu olsun..


bu güzel günü dalga mevzuu yapıp komik olduğunu zannedenler en başta kubat denen organizma için ise bedduam şudur:
(kutlamamayı tercih edip de kutlayanlara cakcuk etmeyenler için tek lafım olmadığını da belirteyim de, yanlış anlaşılmasın )

"AŞKSIZ KAL...
YALNIZ.."


Funda Arar söylesin benim adıma :)





E HADİ
HEPİ VALENTİNNNNNNNNNNN :)))




13 Şubat 2014 Perşembe

"Özlem"e dair...

f: otoportre--şubat 2014/ankara

Özledim....
Söyleyecek onbinlerce sözcük var tarif etmek için.. her biri dilimin ucunda.. hiçbiri çık(a)mıyor ağzımdan, sese dönüşemiyor dilimin ucuna birikenler..
tek bir fısıltı
"özledim"

o kadar..

kime neyi ne kadar anlatırsan anlat aslında anlatmak istediğini anlamayacağını bilir ya insan bazen...
o hallerdeyim..

ona sebep onbinlerce sözcüğü dilimin ucuna biriktirip dışarı dök(e)meyişim...

Oruç Aruoba üstat demiş ya

"Özlem dilektir
'Lütfen bu gece üşümesin'
'Lütfen bu gece acılanmasın'
'Lütfen bu gece rahat uyusun' "

diye

bu ve buna benzer onbinlerce dileğim de var.. Hiç dile getir(e)mediğim.. dilimin ucuna bile biriktir(e)meyip yüreğime yığdığım...
zaman zaman
-mesela şimdi şu an-

"özledim" diye bile fısılda(ya)madığım...

12 Şubat 2014 Çarşamba

Yazarak söylenmek diye bir şey var... Evet var!!

Blog dünyasından da koptum gittim sanki..
Düzenli yazmaya yeniden başlamalı...

Defne'nin ara tatili bitti, son hafta sonu hastalandı okula başlayamadı..
Vicdan azabı yapmıştım kendime çocukla koca tatilde hiç bir şey yapamadım diye
çalışmayıp da aktivite aktivite gezip sosyal medyada reklam yapan anneleri tek tek öpmek istedim 15 gün boyunca...
Defne anneanne ile evde geçirdi tüm tatilini..
İyi ki anneanne var yanıbaşımızda, ofise gelecekti yoksa çocuk..
Bir gün işi vardı annemin 3 gibi çıkıp gittim çocuğun yanına dışarı çıkalım istedi, parka gttik
Onca gün ev çocuğu olunca bir de parkta lafımı dinlemeyip kış günü geçirilecek vaktin dozunu aşınca
sonuç
hoop anjin
tonsilit diyor yeniler
niyeyse
Biz anjin olurduk şimdiki çocuklar tonsilit oluyor
ne ise
bir de gözünde yumuşak doku konjüktiviti olmuş göz pört diye şişti falan
iyice şimdi
kontrolü var bugün..

demem o ki
kaş yapayım derken göz çıkartmak oldu benimkisi
annemden bir yarım gün devraldım çocuğu
hasta ettim
aferin bana
yılın annesi...
peeeh

ateşten perişan oldu miniğim bütün hafta sonu.. yazık ama :(

yazacak çok şey sanırım.. neden yazmıyorum o da meçhul
tembel miyim neyim..
ayıp

evde internet yok on gündür
superonline kazığı yedik
daha hesaplı olacak hadi bize geçin diye binbeşyüz defa telefon ettiler. Büü de dinleyip mantıklı bulmuş ve fakat demiş ki "bizim taahhütümüz var telekom ile o bitince" ve superonline çalışanı da demiş ki, biz kontrol ettik taahhütünüzü bitmiş. Büü boş bulunmaz pek böyle salakça konularda ama iş yoğunluğu kafa meşguliyetinden inanacağı tutmuş.
modemi geldi superonline ın hoop evin alarm sistemi çöktü.. Eve müdahale olduğu an ötmeye başlayıp telefonla Securitas'ı anında haberdar eden alarm sistemimiz destekleyemezmiş meğerim bu adı super kendi superolamayan online
geri adım attık haliyle.. bu arada internet gitti gider
telekoma dönüş yapınca da ortaya çıktı ki taahhütümüz bitmemiş meğer, bayağı bir maddi zarar ettik üç kuruş hesap edeceğiz diye
mahkemelik olay
da
hakim de der ki adama
bak kardeşim taahhütüne ne inanıyon bunlara
der yani
hukuk mu kaldı bu ülkede kim yalancı üçkağıtçı dolandırıcı kıymetli oldu
bu durumda kıymetli olan yalancı superonline olacaktır
paşa paşa ödeyeceğiz yoktan yere k..mıza kaça parayı
lakin benim için en önemli konu alarm sisteminin sağlıklı çalışmasıdır ki çalışıyor
ev güvende yani..
bir defa soyulunca paranoyak oluyor insan..
yoksa evde çalacak bir şey de yok esasen bi laptoptan başka ama olsun girmesin arkadaş kimse evime.. bizim evimiz orası halla halla

bu arada amma alışmışız arkadaş internete
internetsiz kalan evin hayat damarlarından biri kopmuş gibi oluyormuş meğer
vay canına
bildiğin bağımlıyız ya la
abooooooooo

neyse işte

evde yazarım ya ben blog yazılarımı genelde
hayat damarı kopunca da uzaklaştım biraz aslında
tam yazacak oluyorum
hooop internet yok nereye ne yazacaaaan bebeeeem
diyo iç ses
kitabımı alıp elime oturuyorum paşa paşa..

bir gün kavuşacağız internetimize eminim
hızlıca olsa iyi olcak :)

şimdi kızıma gidiyorum ben...

birikenleri bir ara yazarım işşallaaaa..