5 Mart 2011 Cumartesi

FOTOĞRAF ÜZERİNE / Susan Sontag

susansontag

"Fotoğraflar, bize yeni bir görsel şifre öğretmek suretiyle, bakılmaya değer olan şeyler ile kendimizde olanları gözlemleme hakkını bulduğumuz şeylere ilişkin görüşlerimizi değiştirip genişletiyorlar. Fotoğraflar bir dilbilgisi ve  -daha da önemlisi- bir görme etiği oluşturuyorlar. Son olarak da, fotoğraf çekme girişiminin en görkemli sonucunun, bize bütün dünyayı -bir görüntüler antolojisi şeklinde- kafamızın içine sığdırabileceğimiz duygusunu kazandırmak olduğuna dikkat çekmek gerekiyor.

Fotoğraf toplamak, dünyayı biriktirmektir. Filmler ve televizyon programları duvarları ve ekranları aydınlatır, onlara yansıyan ışıkları titreştirir ve sonra da kaybolup giderler; oysa, durağan fotoğraflarda rastladığımız görüntü, aynı zamanda oldukça hafif, ucuza üretilen ve kolayca taşınıp biriktirilerek saklanabilen bir nesnedir." (s. 213)

"Fotoğraflar belki de, bizim modern diye bildiğimiz çevreyi oluşturan ve koyultan bütün nesnelerin herhalde en esrarengiz olanlarıdır. Fotoğraflar gerçekten de zaptedilmiş deneyimlerdir; fotoğraf makinası ise, biriktirmeye meyilli bilincin ideal kolu.

Bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğraflanmış olan o şeyi ele geçirmektir. Başka bir deyişle, bir şeyin fotoğrafını çekmek, dünyayla, insanda bilgilenme -dolayısıyla, güçlenme- duygusu uyandıran bir şekilde ilişkiye girmektir." (s. 3)

"Fotoğraflar bize kanıt teşkil ederler. Hakkında bir şey işitip de şüpheyle karşıladığımız bir şey, onun bir fotoğrafı bize gösterildiğinde kanıtlanmış sayılır." (s. 5)

"Son dönemlerde fotoğraf, neredeyse seks ve dans kadar yaygın biçimde rastlanan bir eğlenceye dönüşmüş durumdadır (demek ki, her kitlesel sanat formu gibi fotoğraf da çoğu insan tarafından bir sanatmış gibi icra edilmektedir). Fotoğraf, esasında bir toplumsal ritüel, endişelere karşı bir savunma siperi ve bir güç sergileme aracıdır." (s. 8-9)

"Fotoğraf çekmek, dünyayla, her türlü olayın anlamını düzleyen bir kronik dikizci ilişkisi kurdurmaktadır.

Bir fotoğraf, bir olay ile bir fotoğrafçının karşılaşmasının sonucu değildir salt; fotoğraf çekmek başlı başına bir olaydır. Üstelik daha da katı haklar (olup biten herhangi bir şeye karışmak, istila etmek ya da görmezlikten gelmek gibi)sağlayan bir olay." (s. 12-13)

"Biz insanlar, korkunca ateş eder, nostalji duyunca fotoğraf çekeriz

Şu an içinde yaşadığımız zaman dilimi, nostaljik bir devirdir; fotoğraflar da etkin bir rol oynayarak nostaljiyi beslerler. Fotoğraf, ağıtlı bir sanattır, bir bakıma alacakaranlık sanatı. Fotoğrafı çekilen kişi, olay ya da durumların çoğu, sırf fotoğraflarının çekilmiş olmasından dolayı pathos'la kuşanırlar. Çirkin ya da grotesk bir (fotoğraf) malzeme(si), fotoğraf çeken kişinin dikkatine mazhar olunca, pekâlâ dokunaklı bir etki sağlayabilir. Aynı mantıkla, güzel bir malzeme de eskimiş, çürümüş ya da ortadan kalkmışsa pekâlâ acınası duygular uyandırabilir. Bütün fotoğraflar memento mori niteliği taşır, yani ölümü akıldan çıkarmamaya yarar. Bir fotoğraf çekmek, başka bir insanın (ya da şeyin, durumun vb.) ölümlülüğüne, incinebilirliğine ve dönüşebilir haline dahil olmaktır. Söz konusu ânı dilimleyerek dolduran bütün fotoğraflar, zamanın amansız eriyişinin tanığıdırlar." (s. 18-19)

"...bir akışı değil de kesin bir zaman dilimini yansıtıyor olmalarından dolayı fotoğrafların hareketli görüntülerden daha fazla akılda kalması mümkündür. Televizyon, her yeni görüntünün bir öncekini silip yok ettiği ve rastgele konan görüntülerin akışıdır. Fakat, her fotoğraf karesi, muhafaza edilip tekrar bakılabilecek olan ince bir nesneye dönüşmüş durumdaki ayrıcalıklı bir ânı temsil eder." (s. 21-22)

"Fotoğraflara bakarak öğrenilmiş bir olay, o fotoğrafların hiç görülmediği bir duruma göre kesinlikle daha gerçek bir şekle bürünür." (s. 25)

"Fotoğraf, eğer onu makinenin kaydettiği haliyle kabul edersek, dünyayı tanıyacağımız izlenimini uyandırır bizde. Gelgelelim bu, dünyayı göründüğü haliyle kabullenmemekle yola çıkan 'anlama'nın tam zıttıdır. Anlamanın gizi, hayır diyebilmekte yatar. Kesin bir dille konuşursak; bir fotoğraftan asla herhangi bir şey anlaşılmaz.
...
fotoğraf makinasının gözüyle gerçeklik, her zaman için ifşa ettiğinden daha fazla şeyi saklamak durumundadır." (s. 28-29)

"Fotoğraflar, zaten muazzam ölçüde kalabalık olan dünyaya, bir de onun görüntülerden oluşan bir kopyasını eklediklerinde, dünyanın sahiden de olduğundan daha fazla elle tutulabilir bir yer olduğu duygusunu hissettirirler bize" (s.30)

“Fotoğraf çekmek bir önem atfetmektir. Herhalde hayatta güzelleştirilemeyecek hiçbir konu ya da malzeme yoktur, diyebiliriz; ayrıca, bütün fotoğraflarda içkin olarak bulunan, fotoğrafların konu ya da malzemelerine bir değer tanıma eğilimini yok saymaya kalkmanın da bir anlamı yoktur. Ancak değerin anlamında değişiklik ortaya çıkabilir, bu mümkündür.


...

Hiçbir ân başka bir ândan daha önemli olmadığı gibi, hiçbir kişi de başka bir kişiden daha ilginç değildir.” (s. 33)

“Fotoğrafçı süper turisttir; yerlilerin yurtlarını ziyaret edip, onların egzotik usulleri ve tuhaf giysileriyle ilgili haberlerle geri dönen antropologun uzantısıdır. Fotoğrafçı her zaman için yeni deneyimleri sömürgeleştirmeye ya da bilinen konulara bakmanın yeni yollarını bulmaya –sıkkınlığı aşmaya- çalışır. Çünkü, sıkıntı, büyülenmenin tam aksi yüzüdür: Aslında bu duyguların ikisi de, bir şeyin içinde olmaktan ziyade dışında olmaları sebebiyle oluşur ve ikisi de birbirini çağırırlar. ‘Çinlilerin bir teorisi vardır, büyülenmeye giden yol sıkılmaktan geçer’ der Arbus. “(s. 52)

“Bazı fotoğrafçılar bilimciler gibi, bazılarıysa ahlakçılar gibi yola çıkarlar. Bilimciler dünyanın bir envanterini çıkarırken, ahlakçılar zorlu davalara odaklanırlar.” (s. 72)

“Hart Crane şöyle demiştir: ‘Her şeyin kökünde hız vardır; saliselik bir görüntü [fotoğraf makinesiyle] öyle keskin bir şekilde yakalanır ki fotoğraftaki hareket sonsuza değin kalıcıdır ve o ân ebedileşir.’”(s. 79)

“Geçmişi tüketilebilir bir nesneye döndüren fotoğraflar, birer kestirme yoldur. Her fotoğraf koleksiyonu, tarihin sürrealist montajı ve sürrealist kısaltılmışının birer egzersizidir.” (s. 84)

"Elbette fotoğraflar birer yapıntıdır. Ama onların cazibesi de aynı zamanda fotoğrafik enkazla dolup taşan bir dünyada, bulunmuş nesneler (dünyanın hiç bir ön dolayıma maruz kalmamış kesitleri) statüsüne sahip bir görünüme bürünmüş olmalarından kaynaklanır. Demek ki fotoğraflar, sanatın prestiji ile gerçek olanın sihrini eşzamanlı olarak bağırlarında taşırlar." (s.85)

"İnsanların nasıl yaşlandıklarını en mahrem, en rahatsız edici şekilde fotoğraflarla takip ederiz. kendimizin, tanıdığımız birinin ya da fotoğrafı çok fazla çekilen tanınmış bir simanın eski bir fotoğrafına bakmak, her şeyden önce bir duygu uyandırır insanda: o zamanlar ne kadar gençmiş(im). Fotoğraf, ölümlülerin envanteridir." (s. 86)

"Fotoğraf kaçınılmaz olarak, gerçekliğe belli bir şekilde tepeden bakmayı gerektirir." (s. 100)

"Hayat, bir an yakalanıp ebediyen sabitlenen önemli ayrıntılardan ibaret değildir. Ama fotoğraflar öyledir." (s. 100)

"Şimdiye kadar hiç kimse, çirkinliği fotoğraflar vasıtasıyla keşfetmiş değildir. Ama birçok insan, fotoğraflar sayesinde güzelliği keşfetmiştir. Fotoğraf makinesinin belgelemek - ya da sosyal ritüelleri göstermek- amacıyla kullanıldığı durumlar haricinde insanları fotoğraf çekmeye yönlendiren dürtü, güzel bir şeyi yakalama isteğidir." (s. 102)

"... kendini çekici bulmak, kesinlikle bir fotoğrafta güzel çıkmış olmaya bağlı bir duygudur artık. Fotoğraflar 'güzel'i yaratır ve -nesiller boyu fotoğraf çekmeye devam edildiği müddetçe- onu sonuna kadar kullanıp tüketirler." (s. 103)

"Fotoğraf, alışılmış görme biçiminin kalıbını kırdığı ölçüd, başka bir görme alışkanlığı yaratır (bu başka görme biçimini de hem yoğun, hem serinkanlı, hem meraklı, hem mesafeli, hem önemsiz ayrıntılara, hem aykırı şeylere düşkün diye tanımlayabiliriz)" (s.120)

"Fotoğrafın en kalıcı zaferi, mutevazı, saçma ve yıpranmış şeylerdeki güzelliği keşfetme yeteneğine sahip oluşudur. En azından, 'gerçek' olan şey bir pathos'a sahiptir.  O pathos da -güzelliktir. (sözgelimi yoksullardaki güzellik)" (s. 124)

"Geleneksel düzlemde 'güzel' olarak kabul edilen ölçüye karşı belirli bir tepkiyi temsil eden fotoğraf, 'estetik beğeni'yi oluşturan ölçütleri muazzam derecede genişletmemize yaramıştır. Bazen bu tepki 'hakikat' adına gösterilir. Bazen de 'ince zevklilik' ya da 'daha güzel yalanlar uydurma' adına." (s.127)

"Fotoğraf insandaki şey-liği, şeylerdeki insan-lığı ortaya çıkartarak, gerçekliği bir totoojiye çevirir." (s.135)

"Arbus'un gözlemlediği üzere: 'Bir fotoğraf, bir sır hakkındaki bir sırdır.'Size ne kadar çok şey anlatırsa o kadar az şey bilirsiniz" (s. 135)

"Fotoğraf bireyselleşmiş 'ben'in (bunaltıcı bir dünyada yolunu kaybetmiş olan evsiz kişinin) çıplak bir dışavurumu olarak görülür, ayrıca dünyanın hızla görsel bir seçkisini oluşturark gerçekliğe hakim olma çabasını yansıtır.  Ya da fotoğraf araya belli bir mesafe koyma imkânı yaratarak, benliğin devreye giren, kendini dayatan iddialarını bir tarafa koyarak, (hâlâbunaltıcı, yabancı bir olgu olarak deneyimlenen) dünyada bir yer bulmanın bir aracı sayılmıştır. Ne ki, fotoğrafın kendini ifade etmeninüstün bir aracı olarak savunulması ile fotoğrafın benliğin gerçekliğin hizmetinbe koşulmasının üstün bir ylunu gösterdiği için övülmesi arasında, zannedildiği derecede büyük bir farklılık da yoktur. Her iki yaklaşım da, fotoğrafın eşsiz bir ifşa sistemi sağladığını gerçekliği bizim onu daha önceden görmemiş olduğumuz haliyle gösterdiğini - farz etmektedirler." (s. 142)

"Fotoğrafa gerçekçilik programı denirken fiilen ima edilmek istenen şey, gerçekliğin gizli olduğu inancıdır. Gizli olan bir şeyin de üstünden  onu gizleyen örtünü kaldırılması gerekir. Fotoğraf makinesinin kaydettiği her şey bir ifşadır." (s. 144)

"Fotoğrafik bakışla bir şeyi, herhangi bir şeyi göstermek, onun gizli kalmış olduğunu gözler önüne sermek demektir. Yine de fotoğrafçıların, egzotik ya da istisnai derecede çarpıcı konularla bu gizemi koyultmaları şart  değildir." (s. 145)

"Moholy- Nagy: Fotoğraf bizim gözlem yapma yetimizi korur ver, görme yeteneğimizde psikolojik bir dönüşüm gerçekleştirir. (s. 138 )

"Robert Frank: Fotoğrafta olması gereken tek bir şey vardır, o âna yansıyan insanlık.(s. 147)

"Fotoğraf, başlı başına bir sanat formu olmasa bile, her türlü konusunu sanat eserine çevirme gibi özgül bir kapasiteye sahiptir. Fotoğrafın bir sanat olup olmadığı meselesinin yerini, artık fotoğrafın sanatlara yeni hedefler bildirmesi (ve yaratması) gerçeği almıştır." (s. 178)

"... bir fotoğraf hiç bir zaman yayılarak ortaya çıkan bir şeyin (nesnelerin yaydığı ışık dalgalarının) kayda geçirilmesinden daha azıyla yetinmez -hiç bir resmin yapamayacağı şekilde, bir bakıma, konusunun maddi izini taşır bize." (s. 182)

"Fotoğraflar, direngen ve ulaşılmaz sayılan gerçekliği hapsetmenin, gerçekliği olduğu şekliyle sabitlemenin bir yoludur. ya da fotoğraflar büzüldüğü, içine çekildiği, hemen bozulduğu ve uzaklaştığı varsayılan bir gerçeği büyüterek önümüze sererler. Nasıl gerçekliği elde tutmak mümkün değilse, görüntüleri de elde tutmak (ve görüntüler tarafından ele geçirilmek) mümkün değildir." (s. 193 - 194)

"Bir fotoğraf makinasına sahip olmak şehvete benzer bir duygu uyandırabilir ve şehvetin her inandırıcı hali gibi bu duyguyu da tam tatmin etmek mümkün değildir."(s. 213)

4 yorum:

Elif Gizem dedi ki...

çok sevdim alıntıları..."Fotoğrafçı süper turisttir..." çok hoşuma gitti:) gözlem yeteneğini ve farkındalıkları arttıran bir duygu sanırım fotoğraf. Susan Sontag'ın "başkalarının acısına bakmak" kitabı bekliyor beni kütüphanemde. bu alıntılardan sonra daha da bir merak düştü içime:)

Yazgüneşi dedi ki...

Elifim
fotoğraf farkındalığı ciddi anlamda yükselten bir uğraş gerçekten de...
ve sen halihazırda yüksek farkındalığa sahipken toplumdaki nicelerinden, bu işi şimdi yaptığından daha ciddiyetle yapmaya başladıkça
tam bir bomba olacaksın hiç şüphem yok...
"başkalarının acısına bakmak" benim de okunacaklar listemde
henüz almadım kitabı ama
alınacaklardan biri :)

öpüldün güzellik

Kâm-uran Feyzioğlu dedi ki...

Her okunduğunda yeniden anlam kazanan derin bir farkındalık içeriyor...Güzel bir derleme oluşturmuşsunuz...Başkalarının Acısına Bakmayı ön saflara almanız öneriyorum :)

Sevgiler

Yazgüneşi dedi ki...

eski bir yazım bu
bu yaz onu da halletim :)
nefisti

http://aklimageldigince.blogspot.com/2011/09/baskalarnn-acsna-bakmak-susan-sontag.html