8 Aralık 2010 Çarşamba

NİYE?

Kadın aklından geçirip duruyordu...
Gidenlerin ardından ille de gelmeli miydi birileri.... Yeri boş kalsaydı mesela. Olmayacak mıydı
ruhunu yormak mıydı bu hayata gelme amacı
kendi kendi ruhuna eziyet eder miydi insanoğlu?
esas soru bu olmamalıydı aslında
ederdi evet
ederdi de

niye?

işte buydu sorulması gereken aslında

Niye...?

yeterince acı çekip kanamamış mıydı yüreği..
yeterince çekiştirilmemiş miydi bir sağa bir sola..
yürek bu ne kadar dayanırdı ki bunca mıncıklanmaya...

Darmadağındı kadın
yapayalnız...
neydi istediği
ve
neydi istemediği
bilinçsiz...

yakın zamanda bir adam vardı hayatından geçen usulca
dokunmadan hiç hayatına...

vebalıymışçasına uzağından
ama yine de tam ortasından hayatının...
öylece
değmeden geçerken yine de almıştı kadının uzattığı yüreği avuçlarına
sıkmış sıkmış sıkmıştı aylarca
ve yoğurup, çekiştirip, büküştürüp vermişti kadına...
şimdilerde yolları apayrıydı
ve kadın
anımsamıyordu çoğu hissettiği yürek acılarını...
hani itiraf bile edemediği aşktan ne beklemişti ki sanki...
özledim
diyemediği
köşeye sıkışıverdiği bir aşktı yaşadığı..

aşk mı?
değildi belki de
böyle olamazdı aşk denen büyü herhalde...

zoraki çekilip alınıverilmiş olup olası iki -üç iteleme sevişme kaçamağından ötesi yoktu aslında
-ki bunun sözünü etmek de yasaktı kadına-
ettiği her kelime aleyhinde delil olarak kullanılarak cezaların en ağırına çarptırılmasına sebep olmuştu zamanında...
ceza: adama ulaşma yollarının adamca kapatılması acımasızca....
sırf ona çıksın yolu diye susmuştu kadın
"özledim" bile diyememişti..
özlemezdi adam çünkü...
özleyemediğinden değil elbet
kadını özlemediğinden
kadın "özledim" diyemiyordu işte
zira adam
"ben de" demeyecekti, "o da" olmadığına göre
özlemiyordu o zamanlar da kadını, kadın dönüp gidince yoluna da özlememişti, özlemeyecekti gelecekte de elbette...
oysa bu kadın
nasıl da güzel severdi...
öyle herkesinkine benzemezdi sevgisi...
ama artık her neyse neydi..

kadın yolunu kaybetmişti
ve artık
ne olursa olsun adama çıkmayacaktı o yol...
yolsuzluktan yok olsa da kadın
tek çıkış yolu olsa da adamın yolu
kadın sapmayacaktı

kadın
yarala(n)ma uzmanıydı belki de...
hep
hep kendi kendini yaralayacaktı....
hep kendi kendine yaralanacaktı....

şimdilerde sancılı bir "şey"in eteklerindeydi zirvesi olmayan...
dar zamanlara itelenmiş... sıkışık mekanlara hapsedilmiş, kaçamak öpüşlerin anlık hazlarına kilitlenmiş...
aşkın esamesi okunmayan...
sevişir gibi yapılan (aslı halk diliyle bildiğin 'düzüşme' olan) minicik çalıntı anlarda kulağına başka isimlerin fısıldandığı.... yasaklı kaçamaklardan ibaret 
ilişki bile denemeyecek bir "şey"in..
nesaynakadın gerçekten bu kadar 'çirkin'leşiyordu...
kadın gerçekten bu kadar 'çirkef'leşiyordu...
kadın gerçekten ayna ile yüzleşemiyordu
aynadan ona bir başkası bakıyordu
kadın aynadaki o yansımayı tanımıyordu
yolunu bulamıyordu
utanıyordu...

yolunu kaybetmişti, evet kadın... ve başı önündeydi utancından doğru ... ve ne vakit hafif kaldırmaya kalksa başını sürüklendiği yerin tanımsızlığından daha da çok eğiyordu

ve daha çok

ve daha çok.....

ve her defasında daha çok nefret ediyordu
ruhundan... 
kendinden..
hayatından....

kısır döngü

fasit daire

çıkmaz

işte artık kim adına her ne derse...

o

bu

şu...

aslında soru tekti

kendi kendi ruhuna NİYE eziyet ederdi insanoğlu...

6 yorum:

nil dedi ki...

antik yunanda kadın bir şair sappho ne demiş bak;

"ne garip!
en iyi davrandıklarım
bugün en çok incitenler beni"

öyledir işte, başta kendimiz olmak üzere...

Yazgüneşi dedi ki...

eskiler
daha mı net görmüş gerçekleri ne
ya da
her devirde
intalaşıyor muyuz hayat denen döngüyle?
"ben bu defa başaracağım" hırsı mıdır yani?
yenileceğimizi bile bile?

Elif Gizem dedi ki...

"yolsuzluktan yok olsa da kadın
tek çıkış yolu olsa da adamın yolu
kadın sapmayacaktı..." ne güzel bir cümle olmuş.

insan en çok acı da bulur kendini. acı da hiç eskimez, farketmediği bir yenilenme vardır insanın acılarında. her acı insanın kendine kavuşmasıdır aslında. ve en çok da kadınlar hayrandır acının yaşattıklarına. çünkü kendilerine de hayrandırlar...

Yazgüneşi dedi ki...

BUNDANDIR ASLINDA KENDİLERİNİ MUTLU EDECEK DEĞER VEREN ADAMLARI KOYUP KENARA
ACI VERECEK OLANLARA DELİ AŞIK OLMALARI
HER ACIDA BİR KEZ DAHA HAYRAN OLURLAR BELKİ DE KENDİ SEVMELERİNE
GÜÇLERİNE
AYAKTA KALIŞLARINA
KENDİ SEVMESİNİ SEVER KADIN ASLINDA
NE GÜZEL SEVİYORUM
DER
HER ŞEYE RAĞMEN
NE GÜZEL....

:))))

Elif Gizem dedi ki...

kesinlikle, tam da böyle :)

Yazgüneşi dedi ki...

o halde devam yanlış aşklara saplanıp
(kurgulanıp iç dünyada yaşanıyor olsa da içimdeki orta dünya demeyi seviyorum ben oraya :) elf diyarı...)
acı çekip bol bol kan akıtmaya
yaradılışımızda var kanamak zaten..
elden ne gelir desene :)